Muş’ta polis karakoluna saldırıldı,
Siirt’te düğünden dönen dört bayan, polis sanılarak öldürüldü,
Bingöl’de polis okulu kurşunlandı bir polis adayı şehit oldu,
Önce MİT-PKK kaseti patladı hemen ardından Ankara’da MİT’in avlusunda arabalar patladı…
Açıkça farkediliyor ki artık PKK’nın öncelikli hedefi polis ve istihbarat teşkilatı.
Polis, son donemde düzenlediği operasyonlarla PKK – Ergenekon bağlantısını ortaya çıkarıyor.
Askeri zaafiyetler ve ordu içerisindeki askerlik dışı organizasyonlara çomak sokuyor.
Güneydoğuda sıklaştırdığı kaçak yakıt ve uyuşturucu operasyonlarıyla da örgütün destek unsurlarını yerle bir ediyor.
BDP’nin siyasi etkinliği KCK operasyonları ve yemin polemiği yüzünden altüst olmuş durumda. Kürt halkının sözde “yılmaz savunucuları” acımasız eylemlerini kendi yandaşlarına bile anlatamaz hale geliyor, her geçen gün bölge halkının desteğini kaybediyorlar.
Bir yandan içerideki güç kaybolurken dışarıdan gelen destekelr de azalmaya başlıyor. Yıllar yılı destekçileri olan Suriye kendi derdine düşmüş, Barzani ve Talabani Irakın kuzeyinde istediklerini Bağımsız Kürt bölgesini elde etmiş PKK’yı takmaz olmuşlar. Her fırsatta elinden gelen desteği ardına komayan Yunanistan’a bir dokunuyor bin ah işitiyor, avrupa birliğine bile illallah dedirten ekonomik sıkıntılarla boğuşurken bir destek vermesi mümkün görünmüyor.
Peki Amerika… Bir yandan stratejik bir ortağı kaybetmemek için terörle mücadeleye sonuna kadar destek veririz deyip diğer yandan elebaşının dokunulmazlığını sağlayan Amerika… 2008 deki morgage krizi ve 2009 da batan bankalar yüzünden finans sektöründe ağır yaralar alan Amerika… Stratejik düşünmek doğru ortağı seçmek için kılı kırk yaran Amerika… Umutsuz vak’a…
Türkiye ile aralarındaki güç mücadelesi yüzünden Pejak’a karşı kesin bir tavır koyamayan İran da tavizsiz bir operasyonla topyekün sınır temizliğine girişince örgüt iyice köşeye sıkışmış gibi görünüyor.
Geriye kalıyor bu cenahın ağası benem diyen Rusya, her daim Türkiye’nin aleyhine ise ordayım diyen Ermenistan ve ortadoğu benden sorulur diyen İsrail kalıyor…
Son Ankara patlamasını terör örgütü üstlenmiyor. Profesyonel bir elle stratejik bir noktada gerçekleştirilen eylem, “sen büyüyen ekonomine bakıp ortadoğuda yeniden dirilme gayreti içerisine giriyorsun ama burnunun ucuna kadar gelip istediğim eylemi yapıyorum” nev’inde bir gözdağına benziyor. Öncesinde servis edilen “MİT-PKK görüşmesi” kaseti de bu ayarda bi uyarı sanki. İstihbarat teşkilatın bile istibarat güvenliğini sağlayamıyor demeye getiriyor abiler. Bu adımlar belki terör örgütünün, belki İsrailin ya da teröre destek sağlayan başka güçlerin kâr hanesine takviye niyetiyle atılmış olsa da halkın nazarında aksi ile karşılık buluyor…
Artık PKK biz sivil halka zarar vermiyoruz diyemiyor çünkü düğünler basılıyor, sivil araçlar kurşunlanıyor…
Demokratik yöntemlerle çözemedik diyemiyor çünkü BDP meclisteki ilk dönemini bir tek olumlu adım atmadan bitirip ikinci dönemine yemin kriziyle giriyor…
Bizi muhatap almıyorsunuz o yüzden silahlar susmuyor da diyemez artık çünkü devletin derinden derinden örgütle görüştüğü ortaya çıktı…
Şimdi son çırpınışları ve destek bekledikleri ülkelerden sağlayacakları son sahte-kâr hesapları… Rusya ayağını kaydırabilecek çıkarlarına zeval verecek ilk kertede örgütün kıçına tekmeyi basacaktır… Ermenistan zaten kısıtlı olarak verebildiği desteği Rusya’nın da dürtmesi ile kesiverir… Geriye kalan sahtekâr destekçilerin, sahte kâr oyunlarına maşa olmak… O da bi tercih…