ExcaliBursa

Bin yıllık geçmişi olan şu şehre bir bakın…

Günün gündemine saplanan, rantiye uğruna ceraata dönüşen icraatlara bakın…
Bir kentin tarih kenti olma kimliğinin ana hatlarını, kırsalını, kutsalını, alt yapısını, iflah olmayanların rant kapısına dönüştüren, yandaşlara bölüştüren, eğrileri örtüştüren şu düzene bakın…
Emir sultanın, devrinin hakimi hünkarların, Somuncu babanın, Oduncu babanın, Üftade Sultanın, Üç kuzuların, her karış toprağına ayak izini, her taşına eteğinin tozunu bırakmış erenlerin, evliyaların yattığı şu tarih şehrine bir bakın…
Her cephesinden görünsün, her devrin övünç kaynağı olsun diye bin düşünülüp, binbir hesaplanarak imar edilen camilerin, türbelerin, çarşıların, hanların, hamamların hesapsızca beton yığınlarının arasında yitip gidişinin sessiz şahitliğini yapıyoruz hep birlikte…
Doğanbey… Adı ile çelişen bir ölümün habercisi… Bir şehrin, bir tarihin, bir geleceğin kalbine saplanan hançer…
Doğanbey, kentsel dönüşümle güzelleşecek, gelişecek güzel bir kent umutlarının çürük temeli…
Büyük çabalar gösterilerek, büyük emekler harcanarak, zorluklara göğüs gererek şehre kazandırılmış sıfır kilometre bir harabe…
Belki kötünün iyisi, belki engeller serisi, belki imkansızlıklar silsilesi belki yorgunluk belirtisi…Ortaya çıkan tarih mirası, kent planlaması, merkez trafiği gözetilmeksizin yarınlara hatıra bırakılmış dev bir utanç abidesi…

Doğan bey Uludağ’ın en canlı eteklerine saplanmış beton bir excalibur…
Ve excaliburu şehrin kalbinden sadece kral çıkarabilir…
Bekliyoruz ses ver Kral Artur…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir