Alem gider Dersim’e, ben giderim dersime…

Dersimde 13 bin bilmem kaç kişi devlet eliyle öldürülmüş…
Söylemesi ne kadar kolay 13.000… Birden 13.000 e saymaya başlayın hele kaç saatte bitecek.
Su vakit Dersim üzerinden bir siyaset yürüyor anlamak mümkün değil. Biri çıkıyor açıkla diyor, öteki zaten gizli de olmayan malûmu ilan ediyor. Ben devletim özür diliyorum, de hadi sen de dile diyor. Öteki kenarda köşede bişeyler daha olacaktı onları da açıkla diyor. İki siyasi “dersim’i almışta ediyor ezber…” Mezar taşlarına söverek başlayıp, yine mezar taşlarından dilenen özürlerle devam eden bi sidik yarışıdır gidiyor. Haticelerle depreşirken netice güme gidiyor.
Vaktiyle son Osmanlı dönemi ibret gösterilerek geçmişin cümlesine sövenler vardı. Şimdi de İnönü’nün basiretsiz, işbilmez politikaları vesikası ile Cumhuriyet dönemine sövenler peydah oldu.Amca çocuklarının birbirlerinin babalarına sövmesi gibi. Biri de çıkıp “ulen sizin dedeniz bir, neyin kavgasındasınız” demiyor. Osmanlıya sövenlerin Osmanlı soyundan geldiklerini unuttukları gibi, Cumhuriyet’e sövenlerin, Cumhuriyet’e kavuşmak için kan döken atalarının, dedelerinin mücadelelerini unutmaları ne acı…
Koca bir milleti kendi soyuna sövdürmemek için geçmişi iyi öğretmek lazım… Sonuna “cı-cu” eklenen kelimelerle memleketi saflara ayırıp,tarihin cephaneliğinden yüklendiğiniz silahlarla vurmaya kalkarsanız o cephanelikten sizleri de vuracak silahlar çıkacağını unutmamalısınız. Ki zaten her halükârda karşı taraf diye vurduğunuz kendinizsiniz.
Dersim, bir ayrılıkçı isyan girişimine, ölçüsüz bir müdahale ile kesilen hesabın adı iken bugün bir başka ayrılıkçı söylemin çıkış noktası…
Dünü, bugünü, yarını bilmek, öğrenmek, öğretmek çok önemli. Bu önemli yükü sırtlanan öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyorum… Dersim’i bırakalım, biz dersimize bakalım…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir